Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kitab-ül Hiyel'den Hayal ve Gerçek üzerine

Ne zamandır okuyamadığım İhsan Oktay Anar'dan bir kitaba zaman ayırmayı akıl ettim sonunda. Gittiğim sahafta bir tek Kitab-ül Hiyel vardı. En iyi kitabı neymiş, azcık zamanımı en doğru şeye ayırmalıyım gibi dertlerden arınıp, kaderime razı oldum ve bu kitabı aldım. Lezzetli bir kitaptı. Mekanik (Hiyel) tasvirlerinden biraz sıkılsıysam da, Hayal ve Hiyel arasındaki ilişkileri kuruşunu, genel hikaye anlatma tarzını çok tuttum. Yedinci Gün'e gelene kadar biraz zamanım var sanırım. Kitabın sonlarına doğru, yine hayal ve -kitap boyunca gerçeklik yerine koyduğu- hiyel (mekanik) arasında karşılaştırma yaptığı, çokça sevdiğim bir bölümü paylaşayım istedim: Çeşm-i Badem hatunun naklettiğine göre o, bir hiyel ehli olarak değil, bir hayalkar olarak bu işe kalkışmıştı. Çabasının semeresini daha çabuk toplamak için Vik, Köhler Biraderler, Lorenz ve Keil'in raflarından sayısız roman ve hikaye kitabı almış, hayalkarların nasıl tahayyül ettiğini öğrenmeye çalışmıştı. Binbir Gece Ma

Alles Neu

Hey, alles glänzt, so schön neu. Hey, wenn's dir nicht gefällt, mach neu. yani şair diyor ki: Hey, everything shines, so new Hey, if I don't like it, I'll start anew

MDNA İstanbul'da. Konser neydi?

Thomas Kuhn için yüksek lisans zamanlarında bir ödev hazırlamıştım. Paradigma kavramını iyice kafama kazıyan bir deneyim olmuştu. Paradigma özetle bir düşünce sitemi, anlayış, kavrayış biçimi demek. Yani mesela, konser deyince aklınıza bir şeyler geliyor. Sanatçı çıkacak, şarkı söyleyecek; sonra izleyenler de bildiği kadarıyla şarkılara eşlik edecek, dans edecek filan... Ben de ne bileyim böyle bir şeyle karşılaşacağımı, konser diye gittim Madonna'ya. Acayip bir şeydi vallahi. Kim hopluyo kim zıplıyo, n'oluyo orda diye düşünürken konserin ortasına gelmiştik ayıldığımda. Bir de baktım ki kimse ne dans ediyo, ne de şarkılara eşlik ediyo. Kötü bir şey olduğundan değil, herkes şaşırmış ya da büyülenmiş. Bu paradigma kavramının yanında bir de 'paradigm shift' diye bir şey var. Paradigma değişimi/sıçraması desem olur sanırım. Yani uzatmayayım, bir konserden beklediğim şeylerin çok mütevazi olduğunu anladım. Meğer adamlar yapıyomuş. Konser algım genişledi. Vay arkada

Müzik Iskalanmaz: Kulaklık Yazısı

Müzik hayattaki en güzel birkaç şeyden biri. Dinlediğiniz müziğinin kalitesini artırmak, çeşitliliğini artırmak hayatınıza doğrudan etki ediyor diye düşünürüm hep. Bir koşuşturmanın içinde geçerken her şey, müziğe zaman ayırmamak çok yazık oluyor. Bir taraftan böyle bir durum varken, diğer taraftan da şu kulaklık işleri oldukça gelişti. Evde belli bir kalitede müzik dinlemek için binlerce lira vermeniz gerekirken, kulaklıkla bu kaliteye çok daha ucuza ulaşabiliyorsunuz. Hem mobil hayat alışkanlıklarına uygun olarak, hayattaki koşuşturmaca aralarını iyi müzikle doldurmak pek güzel bir fikir. İhtiyacı ve çözümü bu şekilde net tanımladıktan sonra duracak halim yoktu tabi :) Gittim Bose AE2 marka bir kulaklık aldım kendime. Çok memnun olduğum için reklamını yapabilirim. Bana yakında oldukça yaygınlaşacak bu iş gibi geliyor. Belki de ben fikri çok satın aldım bu yüzden. Aklınızda varsa bir şekilde siz de edinin pişman olmazsınız bence :)