Ana içeriğe atla

Bu blogdaki popüler yayınlar

Babaannem, dedem ve lacivert spor ayakkabılarım

“Bir insanın entelektüel olabilmesi için üç üniversite bitirmesi gereklidir, yalnız bunlardan birisini dedesi, birisini babası, birisini de kendi bitirecek.” diye bir söz duymuştum. Entelektüelliğin ne olduğunu anlamaya çalıştığım zamanlardı; daha sonra ise umursamadım. Önce babamı düşündüm, durumu fena değildi; adam koskoca 'doktor bey', her ne kadar köyde büyümüş olması onu üniversiteli ortalamadan ayırsa da. Dedemi düşününceyse iş değişti. Beni her gördüğünde şirin şirin gülen, köyün bıraksanız hepsinin kendisine ait olduğunu iddia edecek kadar hayalci(!) ve yüzünün başka yerinde sakal çıkmadığı için, tıraş olmadığı zamanlarda köyde top sakallı gezen şen bir entel. Büyüklerle ilişkiler konu olduğunda, saygıda az kusur eden iyi bir çocuk olduğumu düşünürüm hep. Bir ara dedemin babaannemi annesinin evine kadar döverek götürdüğünü öğrenince dedeme sinirlenip köye inadına 3 ay gitmemem dışında. Allah'tan tarih öğretmenim Osmanlıların Doğu Anadolu'da öldürdüğü b...

Çok Önemli Olaylar - 1. Bölüm

Askerlik hep çok uzak bir yerdi. Nasıl olsa bir ara yurt dışına gidip orada üç sene çalışırdım. Olmadı master doktora filan yapacaktım; onları da yapınca yaş 35 olacaktı… Nerdeyse birden anlayıverdim sonradan, benim gibi yaşayınca askerlikten kaçamıyormuşsun. Ve hayatımda yeni olan hemen hiçbir şey yaşamadığım çok önemli olaylar böylece başladı… Askerlik Öncesi Dönem “Her Türk asker doğar.” Yohanna 11. emir İstanbul’daki evi paketledim, üç eşit parçaya ayırıp arkadaşlarıma bıraktım. Derken Ordu’ya (şehir olan) doğru yollandım. Uzun süredir pek tatil yapmadığımdan ve stresli sayılabilecek çalışma hayatımdan olsa gerek, Big Lebowsky beni etkisi altına aldı. White Russian yapmayı öğrenip hemen her gün içmeye başladım. (Ordu’da kahve likörü bulamadığımdan, kremalı türk kahvesi likörü kullandım, yalan söylemeyeyim şimdi.) Kısacası, öyle yayıp yatıyordum, desem, çok iyi bir tanım yapmış olurum. Hiçbir şey yapmamayı ne kadar özlemişim. Söz konusu askerlik olunca, hayatım bo...

Çok Önemli Olaylar - 2. Bölüm

Ve Biterken... “ Başladım yürümeye; bir de baktım yine baştayım, baştayım .” Mavi Sakal Ask erlik yapmak gerçekten kötü bir şey. Askere gelen hemen herkesten benzeri şeyler duyarsınız. Bir genelleme yapacak olursak, “askerlik yapmak insanları askerlikten soğutuyor” diyebiliriz sanırım. Ama bu anti-militarist olmak gibi bir soğuma değil. Kimsenin askerliğin temel felsefesinden soğuduğu yok tabii ki, bu öyle bir askere gelmekle olacak iş değil. Hasan Abim, “Türk milleti askerliği sever, askeri değil” derdi. Tam da böyle durum. Sadece buradaki disiplin, işlerin verimsiz işlemesi, özgürlüklerin kısıtlanması, komutanların karılarından yedikleri fırçayı bile askerlerden çıkarabilmesi, -soğan soymak, tuğla taşımak, yerleri süpürmek gibi- askerlik yapmak dışında sayılan işlerle zamanın çoğunun geçmesi gibi şeylerden soğuyor insanlar. Yoksa adam gibi askerlik yapsalar – yani dağa çıkıp çatışsalar – askerliği sevecekler. Ben adam gibi askerlik yapsam da askerliği sevmezdim, ama daha önce...