Ana içeriğe atla

Baslangic

Boyle seylere baslayan insanlarin (blog olusturmak gibi) hep geceleri basladigini, ya da geceleri baslamaya karar verdiklerini dusunurum.

Ben de oyle yaptim.

Yorumlar

Deniz Tuncalp dedi ki…
Sevgili Erdem,

Haklisin. Ben de gece başlamıştım.

Bol şans.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Babaannem, dedem ve lacivert spor ayakkabılarım

“Bir insanın entelektüel olabilmesi için üç üniversite bitirmesi gereklidir, yalnız bunlardan birisini dedesi, birisini babası, birisini de kendi bitirecek.” diye bir söz duymuştum. Entelektüelliğin ne olduğunu anlamaya çalıştığım zamanlardı; daha sonra ise umursamadım. Önce babamı düşündüm, durumu fena değildi; adam koskoca 'doktor bey', her ne kadar köyde büyümüş olması onu üniversiteli ortalamadan ayırsa da. Dedemi düşününceyse iş değişti. Beni her gördüğünde şirin şirin gülen, köyün bıraksanız hepsinin kendisine ait olduğunu iddia edecek kadar hayalci(!) ve yüzünün başka yerinde sakal çıkmadığı için, tıraş olmadığı zamanlarda köyde top sakallı gezen şen bir entel. Büyüklerle ilişkiler konu olduğunda, saygıda az kusur eden iyi bir çocuk olduğumu düşünürüm hep. Bir ara dedemin babaannemi annesinin evine kadar döverek götürdüğünü öğrenince dedeme sinirlenip köye inadına 3 ay gitmemem dışında. Allah'tan tarih öğretmenim Osmanlıların Doğu Anadolu'da öldürdüğü b...

Hatıralar Üzerine

İnsan hayatı boyunca pek çok tecrübe yaşar. Bu tecrübelerin akılda yer edenlerine hatıra diyelim. Hatıralar iyi ve kötü olmak üzere ikiye ayrılır. Ama genel olarak hatıra “iyi hatıra” ile özdeştir. İnsanın hatıralarına bakıp “of”, “hey gidi”, “ulan be” gibi ünlemler kullanması genelde ergenlik çağı sonlarına doğru sıklaşır. Hayat boyu artarak devam etmesi kişinin kötümserliği olarak yorumlanabilir. Çünkü bir ademoğlu, sürekli hatıra tazeleme eğilimindeyse gününü yeterince renkli yaşayamıyordur. Benzeri bir şekilde, eğer bir insan hatıralarını düşünme eğilimindeyse, o kişinin zamanı daha renksiz vuku bulur. Yani hatıraların dozunu ayarlamadaki beceri hayatı net şekilde etkilemektedir. Paralel mantıkla sürekli albümlere bakmanın, yıllık okumanın, eski arkadaşlarla anı tazelemenin, daha çok, zararı vardır. Bir insan; “Gün içinde yaşadıklarına beyin yorduğu süre” önermesini gerçekliyorsa, pekala intihar edebilir. (Bir calculus sınavı öncesi, 2002) Ek: Daha sonra benzer bir temanın, Friedm...

Çok Önemli Olaylar - 1. Bölüm

Askerlik hep çok uzak bir yerdi. Nasıl olsa bir ara yurt dışına gidip orada üç sene çalışırdım. Olmadı master doktora filan yapacaktım; onları da yapınca yaş 35 olacaktı… Nerdeyse birden anlayıverdim sonradan, benim gibi yaşayınca askerlikten kaçamıyormuşsun. Ve hayatımda yeni olan hemen hiçbir şey yaşamadığım çok önemli olaylar böylece başladı… Askerlik Öncesi Dönem “Her Türk asker doğar.” Yohanna 11. emir İstanbul’daki evi paketledim, üç eşit parçaya ayırıp arkadaşlarıma bıraktım. Derken Ordu’ya (şehir olan) doğru yollandım. Uzun süredir pek tatil yapmadığımdan ve stresli sayılabilecek çalışma hayatımdan olsa gerek, Big Lebowsky beni etkisi altına aldı. White Russian yapmayı öğrenip hemen her gün içmeye başladım. (Ordu’da kahve likörü bulamadığımdan, kremalı türk kahvesi likörü kullandım, yalan söylemeyeyim şimdi.) Kısacası, öyle yayıp yatıyordum, desem, çok iyi bir tanım yapmış olurum. Hiçbir şey yapmamayı ne kadar özlemişim. Söz konusu askerlik olunca, hayatım bo...