Ana içeriğe atla

Teknolojik Trendlerin Hayatı

Teknolojiler konu olduğunda hep bir yerlerde aklımıza çalınan ancak bir türlü tam olarak ne işe yaradığını anlamadığımız konular oluyor. Örneğin yıllardır “Bulut” deyip duruyorlar. Ne olduğunu tahayyül etmeye çalışsak da tam anlayamıyoruz. Sonra Dropbox’tan dosya paylaşınca, tüm notları Evernote’a almaya başlayınca Bulut birden somutlaşmaya başlıyor. Annemiz de Bulut ile ilgili soru sormaya, yorum yapmaya başlayınca süreç tamamlanıyor. Bir trendin gerçek olmasını yaşıyoruz.

Bulut bayağı bir hayatımızın içine girdi artık. Daha yeni trendlere baktığımızda ise, örneğin biri çıkıyor Büyük Veri (Big Data) diyor, 250 milyar dolar diyor, yüzde 60 verimlilik, 4.5 milyon istihdam diyor. 1, 2, 3 Hepsi çok etkileyici. Peki bunlar ne kadar gerçekçi ve bizim işimize nasıl yarıyor? Bizi nasıl etkiliyor? Bunları kim belirliyor?

Öncelikle söylemeliyim ki, son zamanlarda Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) trendlerini Türkçeleştirerek de dilimize aktarmayı başardığımız için, bu basit görünen trendleri anlamadığını söyleyene rastlamak pek mümkün değil. Yani “Büyük Veri” diye sorduğumuzda birinin çıkıp da bilmemesini çok beklemememiz lazım.

Diğer taraftan da, bu trendler bir şekilde gerçekleşiyor olmalı diye düşünüyoruz. İnternetimiz sürekli hızlanıyor, telefonlarımız güzelleşiyor, … neden Büyük Veri de acayip yüksek gelirler yaratmasın ki.

Türkiye özelinde baktığımızda BİT sektörü büyümesi bu inancımızı doğruluyor. BİT sektörü büyümesi, ülkenin ekonomik büyümesinin 2-3 katı.4 Yani hem BİT’in havalı trendleri çok şey vaat ediyor; bununla birlikte,  BİT’in kendisi de gerçekten büyüyor. Yani, “trend” kavramının inandırıcılığına katkı yapıyor.

Trendleri Belirleyenler

Peki kim bu trendleri belirliyor? Bu sorunun cevabı için öncelikle kimin bu trendlerden para kazandığına bakmak gerekiyor tabi ki. Bunun için de BİT’in global şirketlerine bakmak gerekli. IBM, Cisco, Oracle ve Microsoft gibi firmalar için trendler çok iyi birer pazarlama aracı. Bu şirketler, Ar-Ge’ye yaptıkları büyük harcamalarla oluşturdukları ürünleri tüm dünyaya satabilmek için trendleri iyi bir ikna aracı olarak kullanıyorlar.

Bu şirketlerin yaptıklarının elbette dünya ekonomisine pek çok faydası var; ancak şunun altını çizmek gerek ki, yeni teknolojiler arasında bu şirketlerin para kazanabileceği teknolojiler trend oluyor. (“Sosyal Medya” bir trend olarak farklı bir yerde ve bu genellemeye uymuyor.)

Bu şirketlerin kampanyalarına büyük oranda paralel olarak ise araştırma şirketleri de trendleri tüm dünyaya duyuruyor. Gartner, IDC, Forrester, Ovum ve Frost-Sullivan gibi şirketlerin de önemli işlerinden biri dünyadaki trendleri listelemek ve bunlar hakkında yorum yapmak. Dünyada Siber Güvenlik yükseliyor, CIOlar Managed Services’e bayılıyorlar ve Büyük Veri Analitiğine hasta oluyorlar, Finans dikeyinde Mobilite etkisi gibi laflar ederek piyasalarını arttırıyorlar. Tabi ki, haksızlık etmemek gerek, çok önemli bilgiler bunlar BİT şirketleri için.

Trendlerin Döngüsü

Bir trendin ticarileşmesinin - ilgili ürünlerin kullanıma hazır hale gelmesinin - ardından trendler bizimle paylaşılıyor. Araştırma şirketleri genelde bu trendleri bize çok önceden haber verse de, asıl gündemde olan trendler satışta olan trendler oluyor. Burada trendler için çoklukla referans alınan Gartner’ın Hype Cycle’ını ve Forrester’ın Tech Radar’ını da anmak gerekir. Biraz detaya girmek isteyenler bu çalışmalara bakabilirler.5,6
Bu trendler zaman içinde piyasada ilgi görüyor veya görmüyor. Yapılan yatırımın büyüklüğü ve piyasadaki performansı trendlerin ne kadar gündemde kalacağını belirliyor. Ardından da başarılı olan yatırımlar trend olmaktan çıkıp zaman içinde emtia (commodity) olmaya doğru ilerliyor. Aradaki sürede de üreticiler için yüksek marjinli bir ekonomi oluşuyor.

Trendlerin Faydaları

Bir trendin faydasını anlayabilmek için öncelikle bazı yenilikçi müşterilerin bunlara yatırım yapması ve denemesi gerekiyor. Türkiye’de Turkcell ve Garanti Bankası böyle şirketler örneğin. Bir miktar kafa göz yarıldıktan sonra da, artık her şirkete karlılık getiren bir noktaya geliyor. Bundan sonrası ise, bir sonraki trendin gelip bir önceki trendi nasıl yıkacağını beklemek oluyor.

Kaynaklar:
(4) Farklı kaynaklarda farklı rakamlar mevcut. En güncel data kabaca 3 katı olarak gösterilmiş: http://www.tubisad.org.tr/Tr/News/Sayfalar/TurkiyeBITsektorbuyuklugu61,6MilyarTL.aspx

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalınlık ve Mesaj (Dört film üzerinden bakış)

Filmlerin amacı, şu anki durumu üzerine, haddimi aşacağını düşündüğümden çok laf etmiycem. Kısa bir bakışla, belli bir sorunu eleştirmiş dört film üzerine konuşucam. Lise yıllarımda bol miktarda şiir okurken, yolum, doğal olarak, bir yerde Ahmed Arif’le kesişmişti. Onun şiirlerini neden bu kadar çok sevdiğimi anlamam biraz zaman aldı. Önceleri delikanlı üslubunun, içimdeki, o yıllarda popüler olan deliyüreği uyandırdığını düşünmüştüm. Antolojilerle uğraşıp şairlerle ilgili yazılardan da kopya çekince, yalınlığın ne kadar çekici olduğunu farkettim. Hotel Ruanda (Hotel Rwanda)’yı izlemeden önce kime sorsam ‘çok güzel film’ dedi. (Malumdur ki filml er hakkındaki eleştirilerimiz ‘çok güzel, ben beğendim, bence sinemaya gitmeye değmez’ gibi kısa cümleciklerle sınırlı genelde.) Sanırım, Belçikalıların bir halkı nasıl böldüğünü ve sonrasındaki olayları ibretle izlemek, hepimizde olduğu gibi, insani bir eleştirellik katıyordu bir süreliğine. Bu bakış açısını kazanmak -kısa süreli farkındalık-

Babaannem, dedem ve lacivert spor ayakkabılarım

“Bir insanın entelektüel olabilmesi için üç üniversite bitirmesi gereklidir, yalnız bunlardan birisini dedesi, birisini babası, birisini de kendi bitirecek.” diye bir söz duymuştum. Entelektüelliğin ne olduğunu anlamaya çalıştığım zamanlardı; daha sonra ise umursamadım. Önce babamı düşündüm, durumu fena değildi; adam koskoca 'doktor bey', her ne kadar köyde büyümüş olması onu üniversiteli ortalamadan ayırsa da. Dedemi düşününceyse iş değişti. Beni her gördüğünde şirin şirin gülen, köyün bıraksanız hepsinin kendisine ait olduğunu iddia edecek kadar hayalci(!) ve yüzünün başka yerinde sakal çıkmadığı için, tıraş olmadığı zamanlarda köyde top sakallı gezen şen bir entel. Büyüklerle ilişkiler konu olduğunda, saygıda az kusur eden iyi bir çocuk olduğumu düşünürüm hep. Bir ara dedemin babaannemi annesinin evine kadar döverek götürdüğünü öğrenince dedeme sinirlenip köye inadına 3 ay gitmemem dışında. Allah'tan tarih öğretmenim Osmanlıların Doğu Anadolu'da öldürdüğü b